29 Aralık 2011 Perşembe

Bariatrik Cerrahi Sonrası Beslenme Kısırdöngünüzü Değiştirmek


Size kilo kaybı ameliyatları (her türü) için bir sır vereyim. Evlilik ve çocuk kararınız da dahil olmak üzere bu ameliyat; hayatınızda verdiğiniz -net- en önemli karar olacak. Hayatınızda vereceğiniz diğer önemli kararlar size eklenecek ya da sizden bir şeyler alacak şeyler iken, bu ameliyat sizi ruhsal ve bedensel olarak kökten değiştirecek yegane şey çünkü. 

Madem bu adımı attınız, zor olanı başarıp ameliyatınızı oldunuz (ya da planlıyorsunuz) ameliyattan sağlıklı çıkmanın bu işin sadece yüzde %60'ı olduğunuzu bilmelisiniz. Şahane bir doktor ya da muhteşem bir ameliyat, sizin beslenme sisteminiz kötü ve sağlıksız oldukça size yardım edemez. Uzun vadede tekrar aynı sorunları yaşamanız kaçınılmaz. Bir daha asla eskisi gibi olmam diye düşünürseniz yanılırsınız. Ne yazık ki; kilo kaybı ameliyatları mucize değil, sadece obezitede kullanılan en güzel silahlardır. Silahınızı doğru kullanmayı öğrenmek ise beslenme sisteminize hakim olmak ve sağlıklı bir beslenme sistemi oturtmaktır. 


Bu noktada en büyük yardımcınız -kendinizi hissetmeye başlamak- olacak. Eskiden hissetmediğiniz -doyma- hatta hatta - bir lokma daha yersem herhalde çatlayacağım- hissi geri gelecek. Bu en büyük avantajınız. Sizlere tavsiyem hiç bu hissi duyana kadar yemeyin e mi. :)

Gastric bypass ameliyatından çıktığımda, sıvı berrak beslenme listem bittiğinde manyakçasına kalori saymaya başladım. Çorbaların, tavuk suyu tabletlerin, aklınıza gelmeyecek en abuk şeylerin bile kalorisini sayıyordum. Bu, önlenemediği takdirde saplantıya dönüşebilir. Bir biçimde önledim bunu, itiraf ediyorum çok zor oldu. Buna kapılmayın. Söylemesi kolay gibi geliyor biliyorum. Pişirirken ya da dışarda yediğinizde bunu bir süre sonra otomatikman yapmaya başlıyorsunuz zaten ama benim gibi listeleri ezbere bilmeniz size bir şey kazandırmayacak, emin olun. 

Kalori sayma paniğim geçtiğinde ve bunu durdurmayı başarabildiğimde asıl önemli olanın kalori olmadığını, denge olduğunu farkettim. Yıllar önce bir belgesel izlemiştim. Bir tıp doktoru hayattan el etek çekip Nepal'e yerleşiyor ve alternatif tıp ile kafayı kırıyor. Adam -bence- çok mühim bir şey söylemişti. Dünyadaki tüm hastalıkların nedeni -aşırılık-tır. Kökende düşünürseniz adam çok haklı. Sadece obezite için konuşmuyorum, genelde hastalıkların nedeni bu gerçekten! 

Ameliyatınızın üzerinden bir zaman geçtikten sonra (evet hemen değil) aldığınız kalori miktarından daha çok yediklerinizin içeriğine dikkat edeceksiniz. Daha doğrusu etmelisiniz. Şunu açıklığa kavuşturalım.Geçmişe oranla da, normal sindirim sistemi olan biriyle kıyaslandığında da, çok az miktarda besleniyor olacaksınız ve ağzınıza atabildiğiniz her lokmanın sizin gerçekten ihtiyacınız olan şeyler olması şart.  

Bu nedenle öğün denegelerinizde protein > kalsiyum > vitamin > karbonhidrat > yağ dengesine bir süre sonra her şeyden daha fazla önem vermeye başlamalısınız. 


Günlük ihtiyacınız olan enerjiyi ancak bu şekilde sağlayabilir ve dengeli beslenmeye başlayabilirsiniz. Kilo kaybı ameliyatlarının çoğunda ameliyat sonrası vitamin takviyesi kullaılır. Şimdi şunu sorduğunuzu duyar gibiyim. "Madem vitamin kullanıyorum, neden bu kadar dengeli beslenmeme gerek olsun?" Bu ameliyat sonrasında yapılan başlıca hatalardan biri aslında. Sadece vitaminlere güvenmek!

Dışarıdan aldığımız multivitamin veya diğerleri emin olun ne kadar fazla içersek içelim, besinden aldıklarımızla aynı olmayacak ve vücudun bunları işleyiş mekanizması aynı yürümeyecektir. Besinleriniz konusunda doktorlarınızın önemle durması da bu yüzdendir.İhtiyacınız olmayan şeyleri yemek sizin için sadece ve sadece bir yüktür. Unutmayın, yolun başında yüklerinizden kurtulmak için bu kararı verdiniz. :)

Böyle konuştuğum zaman adeta bir besin Hitler'i gibi durduğumun farkındayım ancak size bir itirafta bulunayım ki; hayatta en istemediğim şey verdiğim kiloları geri almak. Bunun için çok çaba sarfettim. Kendimi çok eğittim ve devam ediyorum. Dolayısıyla kendinize bir "dur" mekanizması edinmezseniz, bu besin Hitler'i olmayı gerektirse de, gerçekten kilo almak, lanet olsun ki çok kolay. 

Henüz Türkiye'de yok ancak Youtube'da gastric bypass vloglarını incelerseniz uzun dönemde kilo almanın -nispeten- ne kadar kolaylaştığından yakınanları göreceksiniz. Bu yüzden yeni beslenme stilinizi  sağlıklı oluşturmanız üzerinde bu kadar duruyorum.

Dönelim dengeli öğünlere.

Vücudunuzun temel olarak gereksinim duyduğu başlıca besin kalemi proteinlerdir. Yağ veya karbonhidrat olmadan hayatınızı (en azından belli bir süre) sürdürebilirsiniz ancak protein yoksunluğu vücudunuz için tam bir yıkım olacaktır. Özellikle yoğun stress ve travma dönemlerinde vücudun protein ihtiyacı önemli bir biçimde artar. Ameliyat da major bir müdahale olduğu için ameliyat sonrası daha çok proteine ihtiyaç duyacaksınız. Sıvı ve püre beslenmesinde proteine kavuşmak bir nebze daha zordur. Bu nedenle bu dönemlerde özellikle buna dikkat etmelisiniz. 

Nedir başlıca proteinler? Proteinler hayvansal ve bitkisel olarak ikiye ayrılsa da (veganlar için kötü haber) başlıca ve en iyi işlenebilir protein kaynağı hayvansal olanlardır. Yine de bitkisel kaynaklıları da es geçmemek gerekir diye listeye alacağım.

Hayvansal Proteinler
-Yumurta
-Et
-Tavuk
-Balık
-Süt
-Peynir


Bitkisel Proteinler

-Mercimek
-Kuru fasulye
-Nohut
-Fındık
-Bulgur
-Tam buğday ekmeği 

[Daha sonra ameliyat sonrası için tarifler ve listelerde konuya gireceğim ancak ameliyatınızın erken dönemlerinde protein alacağım diye sakın ha mercimek yemeği, kuru fasulye, nohut, bulgur gibi ağır şeyler yemeyin. Bunu yapmayacağınızı tahmin ediyorum ancak yine de uyarmak istedim. Bunlar hem gaz yapıcılar, hem de erken dönem ameliyatlılar için tehlikeli besinlerdir.]

Günde aldığınız besinin yüksek miktarı protein ağırlıklı olmalıdır. Bunu aklınızdan lütfen çıkarmayın. Gelelim kalsiyum'a. Uzun dönemde yapılmış araştırmalar kilo kaybı ameliyatı olan kadınların -ne yazık ki- daha çok kemik erimesi riskinde olduğunu söylüyor. Kalsiyum zaten almamız gereken bir kalemken böylece önemi tavan yapıyor. Kadınlar için daha önemli olsa da erkekler için de bu önemin azımsanmaması gerektiğini düşünüyorum. 

Başlıca Kalsiyum Kaynakları 

-Süt
-Yoğurt
-Peynir
-Badem
-Pekmez
-Lahana
-Kuru Fasulye
-Susam
-Yumurta
-Zeytin

Yine burada önemli olduğunu düşündüğüm bir not düşmek zorundayım ki; ameliyatınızın özellikle erken dönemlerinde kalsiyum alacağım diye pekmez ya da susam yemeyin, pekmez dumping yapabilir(kalorisine girmedim bile farkettiyseniz), susam çok kalorilidir. (Emin olun bilmek bile istemezsiniz, o derece). Lahana ve Fasulye ameliyatınızdan çok sonraları (mesela 1 yıl) yiyebileceğiniz, belki de o zaman bile rahatsızlık verebilecek potansiyelde besinlerdir. Uzak durmanızı öneririm. 

Katı beslenmeye geçtiğinizde tabağınızda(öğününüzde) protein kaleminden sonra olması gereken  şey kalsiyumdur. Kalsiyumdan sonra belki öğün içinde (sebzeler) ya da dışında (meyveler gibi) alabileceğiniz vitamin kaynakları sizin için önemlidir. 

Vitaminler

Günlük hayatta yemeklerimizde kullandığımız ya da soframıza getirdiğimiz çoğu sebze ve meyve vitamin doludur. Dolayısıyla vitamin içeren besinleri listelemek gerekmez. Aslında doğadan gelen ve yenebilir şeylerin hiçbiri insan vücuduna yararsız değildir. Önemli olan hangilerinin bize maksimum yararı vereceğini seçmek ve doğru kullanmaktır. Öncelikle meyve ve sebzenizi kesinlikle taze tüketmelisiniz. Kabuğu soyulmuş ve 1 saat bekletilen bir portakalın vitamininin yüzde yirmisinin yok olduğunuzu düşünürsek sebze ve meyvelerimizi taze tüketmeli, stoklu almamalı, bittikçe az miktarlarda evimize sokmalıyız. 

Ameliyattan sonra ben meyve yemekte oldukça zorlandım. (Şu an 8.ayımı bitirmiş olarak yazıyorum ki; hala zorlanıyorum.) O yüzden tavsiyem asla sevmediğiniz, ağır gelen, sizi rahatsız eden bir şeyi yemeyin. Alternatifini bulmaya çalışın. Meyve yerine ben vitaminimi sebzelerden almaya gayret ettim hep. "Peki vücudum için gereken şekeri fruktoz olarak almayacaksam (meyvelerden almayacaksam) nereden alacağım?" derseniz, patates, havuç, bezelye gibi sebzelerde zannettiğinizden çok daha yüksek miktarlarda şeker vardır ve gereken şekeri buralardan alabilirsiniz. Ben öyle yaptım. :)

Ameliyat sonrası (bu birçok hastanın ortak görüşüdür) katılara geçme sürecinde en rahat yenen şey kabak'tır. Şişirmez, gaz yapmaz, püresi yapılır, yoğurda bulanır, kıymalı yenebilir. Ameliyat sonrası için en hafif ve güzel alternatiflerden biridir. Daha sonra vereceğim listelerde adını sıkça göreceksiniz. 

Karbonhidratlar 

Bir diyet için ne kadar lüzumsuz görünürse görünsün, uzun vadede karbonhidrat almak insan vücudu için son derece önemlidir. Bizim sıkça düştüğümüz yanlış ise karbonhidrat miktarıdır.

Günde 275-300 gr. karbonhidrat yetişkin bir insanın ihtiyacını karşılarken ameliyattan (bypass)  sonraki dönemde bizim için bu 2 yıl içinde gerçekleşebilecek bir süreçtir. Sonuçta diyet sürecinde günlük aldığımız miktar 60-100 gr'ı geçmemelidir. Zaten ameliyat sonrası 1. yılınıza kadar ekmek, makarna vs türevlerini muhtemelen yiyemeyeceğiniz için erken dönemde (6 ay) patates vbg. başka karbonhidrat kaynaklarına yönelip açığınızı kapatabilirsiniz. 100 gr. 'ın tamamını almaya ise en iyi ihtimalle 8 ay - 1 yıl sonra başlayabilirsiniz diye düşünüyorum. Başlıca karbonhidratlar ise şöyledir:

-Buğday
-Mısır
-Bal
-Pekmez
-Patates
-Pirinç
-Muz
-Yer fıstığı
-Kuru üzüm
-Havuç
-Yulaf
-Bezelye
-Arpa
-Çilek
-Muz
-Şalgam
-Karnıbahar


Yağlar

Duyduğumda çok şaşırdığım bir şeyi paylaşmak isterim sizinle. Yetişkin bir insanın günlük yağ ihtiyacı yaklaşık altı tatlı kaşığı kadar! Bu kadar az olduğunu duyduğumda gerçekten çok şaşırmıştım. Ameliyat sonrası süreçte tereyağı vs. gibi hayvansal yağlar yerine beslenme sisteminizi zeytinyağı ile oluşturmanız çok yararınıza olacak. Günde 6 tatlı kaşığı yağı şayet benim gibi -gerçek- et ve tavuk suyunu kullanıyorsanız zaten rahatlıkla alıyorsunuzdur. Almadığınızı düşünüyorsanız sebze yemeklerinizi pişirirken bir-iki tatlı kaşığı z.yağı/ayçiçek yağı eklemenizde bir sakınca yok.

Ben zeytinyağı kokusundan ve tadından oldum olası tiksinirim o nedenle yemeklerimi maksimum yağsız, tercihen et ve tavuk suyuyla yağa gerek olmadan pişiriyorum. (Çorba dahil.) O yüzden ayçiçek yağını da gönül rahatlığı ile tavsiye edebilirim.

Bunun dışında kahvaltılık margarinler, katı yağlar lügatinize bile girmesin. Tavsiyem o yönde. 

Unutmayın. Midenize inecek her lokma yararınıza olsun. Siz bu dünyaya yük taşımak için gelmediniz. Yüklerinizden kurtulmak çok zor ve bu yola girdiniz/gireceksiniz. Bir anlık heves, nefis, lokma...Kastettiğim bunlar değil. Bunlar herkesin hayatında zaman zaman olabiliyor. Ancak alışkanlık haline getirmeyin. Evet, nefis sahibi ve zafiyeti olan insanlarız ama bu nefsin de sahibi sizsiniz. Siz; ne yiyeceğinizi seçmeye muktedirsiniz!